HABERLER


HABERLER


“13-14 yaş TEOG sınavları için doğru bir zaman değil”

12 Mart 2015 Perşembe

Eyüboğlu Eğitim Kurumları Rehberlik Birimi tarafından düzenlenen İlkbahar Veli Sempozyumunda, Prof. Dr. Yankı Yazgan “Beyin ve Çocuk Gelişimi” konusunda önemli bilgiler paylaştı.

Velilerin büyük ilgi gösterdiği sempozyumda Yankı Yazgan ilk olarak anne-babalık kavramına değindi. “Anne-babalık muhteşem bir deneyimdir ancak her şeyin yolunda gittiği toz pembe bir süreç değildir.” diyen Yankı Yazgan anne-babalığı ayrıca “çocukla ilgili olarak rahat edememe, her şeyi dert etme, gönülden zevkle acı çekme hâli” olarak da tanımladı.

“Ebeveynler gelecekten kaygılı”
Ülkemizde ebeveynlerin çok büyük oranda “geleceğin kendisi ve çocuğu için bugünden daha zor olacağı” yönünde kaygı taşıdığını belirten Prof. Dr. Yankı Yazgan, toplumsal iklimin insan davranışlarında da etkili olduğunu ifade etti. Dünyanın değişim hızına uyum sağlanamadığında kaygı ve saldırganlığın baş gösterdiğini belirten Prof. Yazgan, böyle dönemlerde toplum olarak daha yakın, daha sakin, daha anlayışlı bir iletişimi benimsemenin son derece önemli olduğunu vurguladı. “Yaşanmışlıkların çok büyük bir öğreticiliği var.” diyen Yazgan, modern zamanın zorluklarından birini de bireylerin kendilerine mentorluk, koçluk, rehberlik edecek kişilerin varlığından uzak olması olarak tanımladı.

“13-14 yaş TEOG sınavları için doğru bir zaman değil”
Çocuk ve gençlerin, her zaman yüksek verimde çalışacak bir makine olarak görülmemesi gerektiğini belirten Yankı Yazgan, anne-babaların çocuklarıyla ilgili olarak hayal ettikleri her şeyin olmayacağını baştan kabul etmeleri gerektiğini belirtti.

Konuşmasında beyin gelişimi açısından çocukların dönemsel olarak farklı özellikler gösterdiğini ifade eden Yankı Yazgan, “Çocuklarda beyin kabuğu 5 yaşına kadar kalınlaşır, 5-20 yaş arasında ise giderek incelir.” dedi. Çocuğun, hazır olmadığı bir uyaranla uyarılmasının geliştirici olmadığını belirten Yankı Yazgan, “Beynin gelişimi açısından değerlendirdiğimizde 13-14 yaş TEOG sınavları için doğru bir zaman değildir. Çünkü bu yaşlar beyin gelişiminin bir süreliğine en eşitsiz olduğu dönemlerden birisidir, tıpkı boy uzaması gibi…” sözleriyle eğitim sistemine yönelik eleştirisini de dile getirdi. Günümüz çocuklarının dijital bağımlılığına da değinen Prof. Yazgan el yazısı ile yazı yazmanın beyindeki odaklanma sistemini çalıştırdığını, klavye ile yazı yazmanın aynı oranda etkiye sahip olmadığını ifade etti.

“Ödevler optimal bir noktada olmalı”
Günümüz eğitim sisteminde pek çok öğrencinin ödevler konusunda sıkıntı yaşadığını belirten Yankı Yazgan bu konudaki görüşlerini “Ödevler, ‘çok kolay’ ile ‘çok zor’ arasında optimal bir noktada olmalı ki, öğrencide yeniden yapma arzusu uyandırabilsin.” sözleriyle açıkladı.

“Çocuklarınıza kaliteli zaman ayırın.” sözünün artık bir klişe hâline geldiğini ifade eden Yankı Yazgan, “Çocukların aileleri ile birlikte geçirecekleri zamana gerçekten ihtiyaçları var ve çocuklar için en büyük uyaran birlikte bir şeyler yapmak, karşılıklı etkileşimde bulunmak. Okulöncesi eğitim bunun için çok önemli. Televizyon ya da bilgisayar çocuklar için uyaran değildir.” sözleriyle anne-baba-çocuk iletişiminin önemine bir kez daha vurgu yaptı.

“Endişeli ve karamsar tutumlar toksik etki yaratıyor”
Önceliklerin iyi belirlendiği ortamlarda büyüyen çocukların, içinde bulundukları koşullardan daha iyi yararlandıklarını ifade eden Yankı Yazgan “Çocukların; yaşamlarını, özgürlüklerini nasıl kullanacağı konusunda yardıma ihtiyacı var. Endişeli ve karamsar tutumlar çocuklarımızın üzerinde toksik etki yaratıyor. Korkuyu azaltmanın yolları; karşımızdaki insanı tanımak, anlamak, farklı durumlara şans tanımaktan geçiyor. Unutmayalım ki umut, yaşama başka kanallardan da akabileceğimize inanmaktan geçiyor.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Haberler sayfasına dön